Dikkat itiraf içerir.....
Karanlık zaten sıkıcı, birtek soğuk hissettiriyor yokluğunun o boş ,halsiz ,hiç başını görmemiş yastığımda ki teninin hoş kalıntısını... Ara sıra gözlerimin çok şanslı olduğu konusunda hemfikir oluyoruz. ellerim sonra sana uzanabildiği sürece, umarsızca , dostça sana merhaba demek için bile olsa dilim , sesini duyan kulaklarım başkalarına seslenirken senin olduğunu hissetmeme yarayan her uzvum yastığımdan şanslı aslında...
Keza birlikte olsak göğsüm en şanslı parçam olacak.Yastık yine yalnız kalacak. Neden mi ?
Sensiz aradaki her nefesi telafi etmek için hep göğsümde uyutmak isterdim de o yüzden. Sonuç olarak yalnızlığı iyi bilirim. Sen uyurken sana o kahvaltıları kim hazırlayacak. Sana benden daha iyi kim hizmet edecek, sana yokluğumda birtek o yastık sana arkadaş olacak. Yalnızlığımında sana sarılır gibi içini dışına çıkarırcasına sarıldığım o yastık. Hak etmişti benim kadar olmasada.
Gel gelelim benden daha şanslı olan bir şey daha var, senin hayatında! Gölgen; Hiç yalnız bırakmayan seni karanlıkta bile seni korkutmamak için gizlenen , ışık görünce yanında olduğunu göstermek için arkanda beliren akşamları karanlık çökmeden önce korkma diye iki katın büyüyen! Aslında ne kadar kocaman bi kadın olduğunu, kötülüklerin, aldatılmışlıkların aslında seni ne kadar güçlü bir birey haline getirdiğine inandırmak için son çırpınışlarını uğrunda harcayan.
Doğa bile sana ne kadar güzel olduğunu hatırlatmak , ne kadar özel olduğunu söylemek için haykırıyor. Akşam olunca kuşlar sen gör diye ahenkle dans ediyorlar. Hem onları gördüğün yer buradan giderken belki tekrar geri gelmek istersin diye trenlerin olduğu yer değil mi ?
Seni önceden çok önceden tanısaydım. yada tüm o gereksiz detayları hayatımızdan çıkarıp bir boşlukta varlığınla dolsa dünya olmaz mıydı? Yazdığım her özel isim senden sonra küçük harfle yazılsa mesela adın soyadımın bir parçası olsa... Varlığın yaşlanırken gülümsememe sebebiyet verse ...Başka güvenecek hiç bir şey kalmasa. Seninle filmlerdeki apokaliptik bir sona bile hazırım diye saçmalasam. Kitaplardaki aşk gibi olsa aşkımız. Ankara olsa hayatımızın kalanında gerçekten bu şehir bizim için eskimiş olsa fena mı olur.
Bugün kararlar aldım. Dün yaptığım gibi... Seni unutacaktım. Sekiz aylık periyotlarda depreşen sensizliğim ile sana yazdığım yirmiyedi mektubu nerelerde yaktığımı anlatmamaya karar vermiştim. Sen yokken alıyorum ben bu kararları. Benim kadar sevmezsin diye değil ama hiç sevmeyeceksin diye düşündüğüm için alıyorum. Sonra seni sevmeyi bırakamayacağım aklıma geliyor. İçtiğim kahve kadar hayatımdasın hep kokun var odamda, mutfağımda o sıcacık bardağımda.
Neredeyse tüm arkadaşlarınla yalnızlığımı konuştuk benim kadar yalnız olanlarda... Bilmiyorlar sadece tahmin ediyorlar. Seni ne kadar sevebileceğimi....Kadının sen olduğunu bilmeden ne şanslı kadın diyorlar. Asıl ödülün benim için sen olduğunu bilmeden..
Okumayı sevmiyorsun. Bu aralar belki öyle ama bunu sana yazdığımı bile anlamayacaksın. Sana bi itirafta bulunayım mı ? Hiç bi kadın bana aşık olmadı. Hep ben sevdim.Tahir,Zühre olalım demiyorum. Ama bu yazıda kendini bulursan. Bi yemek yeriz. Ben aşkının altında çok ezilmeden. Sen benden rahatsız olma diye seni bende bitirmeye çalışmadan gelsen. Evet hayalleri süslemiyor yazdıklarım. gitmemişken bana dön diyemem. Gel diyemem, gideceğin yerde benim yanımdan daha huzurlu olacaksan. Tüm sırların içimde benimle beraber ismimin yazılı olduğu bir kahve bardağında çöpe gideceği günden önce gelsen.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder