bak bi bakalım

3/26/2014

Öylesine..

Arkada bıraktığım araçları saymadan hızlıca kaçıyorum.Şehirden kaçtıkça kovalıyor ışıklar sönmek bilmiyor "yıldızların aydınlattığı bir yer bulana kadar gideceğim" son ses dinlediğim Jim Peterik arabaya ayrı bir hava katıyor karanlıktan bir çita fırlıyor önüme fren sesleri ,arabanın arkasında oluşan bembeyaz bir duman! Arabamın arasından slow motion süzülüşünü izliyorum dışarıdan; Aklım bi an çitaya takılıyor aynada iki ayağının üzerine dikilmiş bana doğru yürüyor. Sorgusuz kapının açılması ile irkiliyorum dumanlar dağılmış gördüğüm çitayı avlayan kadın el çabukluğu ile üzerine giyivermiş hayvancağızı "yazık diyorum" "sür" gidelim diyor

Hiddetlenerek ama rakının verdiği mahrurulukla  "alkollüyüm bir çitanın ve bir insanın vebalini alamam biri ölü olsada" diyerek gülümsüyorum
- "ikimizde ölene kadar durma öyleyse" diyor.
- Adın ne ?
- Boş ver . . .
- Nereye "sen nereye gidiyorsan"
- Son paramı meyhaneye verdim.diyemeden yediğim tokatın sesi  ağaçlardaki kuşların uykusunu bölüyor olacak ki kanat sesleri hüzünlenmeme sebep oluyor sağ tarafımdan bir damla yaş geliyor.
- Neden yanlış anlıyorsun teklif edeceğin paranın üzerini vermek istersem param yok diye toparlamaya çalışsamda ufak bir tebessümle yola koyuluyoruz.Aynı albüm çalıyor "Kel medusamı olur" diyor.
-Kültürlü bir avcısın anlaşılan peki öldürdüğün insanları da üzerine giyiyor musun dediğimde kaşları ressam Bob'un narin tepe çizgileri gibi çatılıyor.
-kızmayın mi-leydim bileydim demezdim diyorum Gülüyor
Onun duymadığı bir yerlerde seyirciler ayakta ilk sevinci yaşıyorlar "galiba yalnız uyumayacağım" diyorum sonra saçma ve sesli bir şekilde "yanlız mı yalnız mı"  diyorum
gülümsüyor seyirciler yine ayaktalar..... iki sıfır oluyor. belki üç iki tokat üç sayılıktı bence diye hayıflanıyorum.
Arabanın camını aralıyor uzun ağızlığına bir More takıyor ibola çakmağı ile tutuşturuyor dertlerini ince bir hareketle unuttuğum sorunun cevabını veriyor Bilmiyorum bence fark etmez ama yalnız zannımca diye ekliyor.
Bir saat kadar yüksek sesli müziğin içerisinde sessiz kaldıktan sonra sabaha karşı uyuklamaya hazır gözlerim yolculuğa ara vermem gerektiğine karar veriyor.
 - Biraz kestireceğim ilerideki ağaçlık bölgede bir çeşme bulursam bilginize sayın avcı !!
 - tamam (kısık ve uykulu bir sesle)
 Sızmış olacağım ki öğlen güneşi devasa ağacın gölgesini delercesine alnıma çivi gibi çakılıyor gayri ihtiyari yanımdaki gizemli avcının olması gereken yere bakıyorum, açık pencereden giren hafif bir esinti yere düşen bir parça sigara kağıdına yazılmış bir nota ilişen gözlerimi ovuşturarak alıyorum paspasın üzerinden not bir veda içeriyor . Demedi demeyin..

Merhaba sarhoş arabanda kağıt kalem yok göz kalemim olduğu için ve tiryaki oldugum için şanslısın ama yalnızsın ve öyle kalacaksın dürüst bir o kadar da bağlısın kaçtığın şehir değil içindekiler. Emek verdiklerin zaman harcadıkların ,sessiz kalamadıkların, özlediklerin ama unutma yalnız otoyollar şehirleri birbirine bağlar ve sen hep öylesine olursun onların etrafında öylesine ..
Rakını istediğinde çağırdığın bir garson
Araban arızalandığında gittiğin bir tamirci
Paraları olmadığında bir mum kadarsındır onların masasında
Öylesine işte ..Gidiyorum ve otoyollarda olduğun sürece bir daha görüşmeyeceğiz , nede bir huzur evinde öylesine tanıştık öylesine öleceğiz... Elveda

Çita avcısı Hazan...


Lets take a walk with me

 #bilinçliyazımhatası Gece sokak lambalarının solgun ışığında yürüyordu. Yüzüne düşen gölgeler, içindeki kırık dökük hatıraları saklıyordu. ...