bak bi bakalım

7/29/2014

Sorun Ne biliyor musun ?

Yazı yenice karşılayan sıcakların çok olmadığı bir akşam üzeriydi tek elinde tuttuğu iki uzun bardaktan biri rakı diğeri şalgamdı diğer elinde yeşil bir elma tavernanın bahçesinde ufka bakıyordu.. Zamanlaması o kadar yerindeydi ki garsonun son yudumunu aldığında O'na  yeni çifti tanıştırıyordu bardak tutan usta  parmaklara , yadırgamadan sorgulamadan devam ediyordu.Fonda Mercedes Benz çalıyordu. O da içinden tanrısından kendi duasını beklercesine gülümsüyordu. Gelmeyeceğini bilerek.. Yanında  rakı içen bir adamın ortamda bulunmasından rahatsız olduğunu kaçamak bakışlar atarak belli eden Bloddy Mary'sini yudumlayan genç kıza dönerek

- Yaz güzeldir.. Yalnızsan
-  Pardon anlayamadım .
Diye seslendi on sekizlik zeytin gözlü kız
Duyduğun birşeyi neden tekrar soruyorsun edası ile bakan adama ... 
Kız biraz sinirli , birazda tespitçi bir ses tonu ile ..
- Sorun ne biliyor musun ? 
Beklenen bir soruymuş gibi karşılayan adam Bilge bir tavırla dönüş yaparak 
- Nedir küçük Hanım 
- Sadece göz gezdirdiğiniz kitapları bile artık bulamayacak olmamız hatta biz de göz gezdirmeye çalışsak size yetişemeyeceğimiz gerçeği... 
- Bunda sorun nerede anlayamadım
- Sınırları zorlamadan erişemiyoruz sizi anlamaya anlamak yerine aşık oluyoruz...
- Bişeyler saklı zannediyorsunuz sizin kadar saf değiliz eski ve kirli olduğumuzu düşünüyorsunuz güvensizliğinizi üzerimize resmediyorsunuz değil mi ??
diyerek karşılayan; Rakıdaki balığın kadim dostu olan adam, kızı şaşırtmıştı! Şaşırtmakla kalmayıp yakamozlar bile bu konuşma karşısında ürpermişti
- Kendinizi iyi tanıyorsunuz zannederim. Diyerek dilini kılıç gibi kullanan genç kız açtığı yaradan içeri girmek istercesine gözlerini,gözlerinin içine dikti.
Sessizce rakısından bir yudum alan, hayatın dörtte ikisini tamamlamış olmanın verdiği üstün hizmet madalyasının kalbinin üzerindeki ağırlığı ile oradan bir iki adım ötedeki sahile yürüyen adam ilk bulduğu şezlonga oturarak düşünmeye içindeki adamı ; En çok sevdiği hemde en nefret ettiği adamla, karşı karşıya buldu.
Bana bak bu sefer sen dinleyeceksin dedi ve başladı.

Senin yaşadığın bu sefil hayatın büyük kısmını aklımda bir kısmını kalbimde geçirdin. Her iki tarafta da sen yönettin her şeyi, kaybettiğim her şey seninde başarısızlığındı. Belkide zaferimizdi biz bunu ayırt edemedik.

Kadınlar oldu. Hatalarımızda karmaşık ilişkilerimiz sapık derecede düşüncelerimizde ama hiç bir zaman komşu kümesinde olmadık. Bununla yargılandık. Bununla suçlandık yalnız kaldık. Fenada olmadı. okuduğumuz her kitap öğrendiğimiz her kelime bizi insanlardan uzaklaştırdı. İşte tam bu yüzden senden nefret ediyorum. Mecburen seviyorum.Seni de kaybetmek istemiyorum:Mutlu olmakta istemiyorum biliyor musun ? Bitiyor çünkü üzülmek var birde sonrasında sen daha iyi bilirsin. Zayıf olmayacaktık şişman ve ukala olacaktık. Sen değil miydin insanların yüzüne bakıp cümleler kurarken onlarla alakalı hayallere dalıp sonradan yeniden dünyaya geri döndüğümde bu hallerimin farkına varmamı sağlayan. Okuduğum her makalede sen olsan ne söylerdin ne yapardın diye soran beni öyle düşündüren. Git artık diyemiyorum. ama bırak artık yakamı karşıma çıkanları görmeden hayal etmek istemiyorum. Anlamsız gecelik ilişkiler istemiyorum. İçimde yanan yangınlar kendiliğinden sönsün istiyorum üzerini kapatıp içten içten yanmasına razı olmak istemiyorum. Gözlerinde kaybolmak istiyorum bir kadının! parmaklarımın arasında rakı bardağı değil zarif ince parmaklar olsun istiyorum. Neden gülüyorsun? Biliyorum jön değilim biliyorum param çok değil kariyer desen maddi durumla paralel ilerliyor. Sıçrama tahtaları değil istediğim belkide intiharı düşündüğüm bir uçurum sonunda bekleyen belki aradığım huzur. Neden Neden Müsaade etmiyorsun. bende Eğlenceli şarkılar dinlerken eğlenmek istiyorum en büyük neşeler büyük üzüntüleri gizler diye fısıldayıp hevesimi boğazıma diğer dizdiklerinle yan yana koyuyorsun. Biliyorum kahve içerken yada sigara içerken masamı paylaşan kıza bir daha ki kahvemi içerken sana sarılmak istiyorum dedirtmiyorsun. Hastayken ne hoşuma gidiyordu biliyor musun? Lanet adam! Her kustugumda seninde o içimdeki zehirle kaybolmandı hoşuma giden. Dinlediğim her şarkıda unutmak seni o karanlık odalarda hapsedip öldürmekti! Evet itiraf ediyorum ben katilin olmak istedim en acılısından ölümünü istiyorum. kalkma yat yerde tekmelek istiyorum kafanı ezmek istiyorum. üzerine daha önce neşe ile bastığım mutlu olduğum kaldırım taşları, ölüm sebebin olsun istiyorum otopsi raporuna bey'in travması yazsınlar içimdeki bey'in ben olmak istiyorum aynada gördüğüm ben! Alaycı şerefsiz adi sen değil ÇIK git hayatımdan.

Diye sarsılarak bağırdı. aniden soluna döndüğünde şezlongun yanı ucunda oturan zeytin gözlü kızı gördü ...

- Sen ne kadardır buradasın
- Suç ortağın olacak kadar ... dedi ve gülümsedi
- Ne olacak şimdi !! ?
- Sarıl bana düzelecek her şey
- Sorun ne biliyor musun ? dedi Ağzı yüzü rakı kokan adam
- Biraz uzun bi cevap olacak kendi soruma ama ...

"Gece" olmasaydı denklem tek bilinmeyenli olurdu. Gecenin adı bile olmaz tersi olursa yaşanamazmış gibi gelirdi insanlığa aslında ,gece olmasa gündüz olmaz mesela en basiti hep Gün olur. gece olmasa içimizdeki acılar gibi hep sıcak kalır dünya yada soğuk bilemezsin! o bakımdan sen benim hiç öğrenmediğim gece ol. Ben Ne mutlu olayım neden sen gidince çok üzüleyim. ben hep günü yaşayıp içinde bulunduğum zamanı yaşayıp anı olarak kaydedeyim hepsini...

- O zaman şimdi gitmem gerekiyor , ama sana sinirlenmeli miyim yoksa kızmalı mı bilemedim !
- Sorun ne biliyor musun ?
- ... (Dalgalar bile cevabı merak etmiş olacak ki sahildeki kumları dövmekten vazgeçmişlerdi)
- birşey yapmana gerek olmamana rağmen birşey yapmak için kendini yoruyorsun elleme ...
elindeki rakının  rakı olmayan kısmını önündeki kuma dökerek ve gözleri ile suyu gösterirken son cevabını verdi
- Su akar yolunu bulur... merak etme zeytin gözlüm ....


7/28/2014

Kodaline - High Hopes



Çim, daha yeşil ... 
Işık daha parlak, 
arkadaşlar ile, çevrili. 
Şaşkınlık ki merakın geceleri. 

Lets take a walk with me

 #bilinçliyazımhatası Gece sokak lambalarının solgun ışığında yürüyordu. Yüzüne düşen gölgeler, içindeki kırık dökük hatıraları saklıyordu. ...